Bin yıl önce enflasyon var mıydı?
Kafamın içinden atamadığım soru bu…
Fıkıh kitaplarının yazarları daha öncekileri kıyaslayarak yaptıkları ilmihallerde acaba bir gün ellerindeki sikkelerin değer kaybedebileceğini akıllarına getirdiler mi?
Osmanlı kayıtlarındaki ilk enflasyon 1585 yılında kayıtlarda görülüyor. Adına “tağşiş” diyorlar.
Tağşişin verdiği zararı engellemek için ne önlemler aldılar? Alabildiler mi?
Sultanlardan herhangi biri faizi indirme kararı verdi mi?
Üretimi arttırmak akıllarına geldi mi?
1652 yılında sadrazam olan Tarhuncu Paşa, tasarruf yapmak istedi devlet bütçesinden ama devlet erkânı bunu “münasip” görmeyip sonundan idam edilmesini sağlamıştı.
Balkanlar’daki her isyanda, her koğuşta tağşiş arttı da arttı. Altın ve gümüşe veda edildi. Bakır “mangırlar” geldi.
1800’lü yıllar borç, kredi, banker ve Galata kelimeleri arasında geçti.
Abdülmecid öldüğünde devletin borcu 100 milyon İngiliz Sterliniydi. Bunun onda biri sarayın özel harcamalarına aitti.
Düyun-u Umumiye kadar giden süreçte ki bu öylesine bir borç takip kurumuydu ki 5000’den fazla memur çalışmaktaydı Osmanlı tebaası ezildi de ezildi.
II. Abdülhamit’i tahtından aslında İttihat ve Terakki değil, yeni koyduğu vergileri protesto eden halk galeyanı etmiştir.
Cumhuriyet’in, Osmanlı’dan devraldığı enkaz aslında ne borç ne yıkıntıydı. Bir yanlış mantık kurgusuydu.
Cumhuriyet iktisat bilimini bir kenara atmış, “Allah Kerim, ben sadece yerim.” mantığını kendine ilke edinmiş bir devlet aklını, ayağını yorganına göre uzatan ve bugünün değerini dünü unutmadığı için anlayan bir çizgiye çekti.
Bu çizgiyi takip etmeyen her hükümet yıkıldı.
Yıkılıyor ve yıkılmaya mahkûmdur.
Tarih sadece aynadır. Bakmayı bilene…