Düşünün bir:
Kocaman bir ülkenin kralısınız... Yakışıklı Prens oğlunuz bir gün yanında çok güzel bir kızla kapınızdan içeriye girip, heyecanla, yanındaki kızı size göstererek, "hemen evlenmek istediğini" söylüyor... Hikayeyi biliyorsunuz zaten, ayna ile konuştuğunu zanneden şizofren Kraliçe'nin, cadı tarafından zehirlenen manyak kızı... Hani şu ormanda, yedi cüceler ile yaşayan, psikopat... Prens tarafından öpülünce iyileşen tip... Babası zaten ayrı bir tartışma konusu... Şimdi, bir oturup düşünün... "Aman, evladım, ne iyi yapıtında, bu manyağı saraya getirdin, şimdi sizin mini mini delileriniz olur, sarayın avlusunda kaz besleyip eğlendiririz" mi dersiniz? Yoksa,ikisininde saraydan, tekme tokat dışarıya mı atarsınız? Oğlan tutturmuş "illa ki bu kızı isterim!" diye... Karın, kraliçe sarayı inletiyor, "istemeeeeemmmm" diye... Şimdi, masalın devamı size kaldı.... İster " pamuk prenses, kocası ve yedi cüceler" olarak düşünün, veya, kırmızı şapkalı kızla anasını da hikayeye dahil edin, iyice kafayı yemek mümkün... Oda ayrı bir salak sorunsalı, büyük annesi ile kurdu birbirinden ayıramayan, geri zekâlı işte... Gel şimdi, bu masallarla büyümüş, yaşını başını almış, adamlarave kadınlara AKP'nin Prens olmadığını, cücelerin kendi çocukları olduğunu ve en önemlisi, kendilerinin Prenses olmadığını anlat... İşin kötüsü önlerinde, kabakları arabaya dönüşüp, hayalleri gerçekleşmiş bir de saraylarda yaşayan kısıtlıda olsa bir zümre varken... Zor iş, zor...